Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama Goldmund kuşkusuz biliyordu ki, ormanda daha çok yol gidebilir, bugün, yarın, yarından sonra pek çok gün, yine de bir Allahın kuluna rastlamayabilirdi. Böyle bir şey alnına yazılmışsa, onu da sineye çekmek gerekiyordu. En iyisi pek uzun boylu düşünmemek, işi oluruna bırakmaktı.
Sayfa 94
İlerde beni düşünürsen benim için dua etmeyi unutma.
Sayfa 83
Reklam
Hiçbir şeye akıl sır erecek gibi değildi. İnsan yaşıyor, yeryüzünde ordan oraya koşturuyor, at üzerinde ormanlardan içeri dalıyordu ve çevresindeki pek çok şey gözlerini dikip istekle, sözverilerde bulunup özlem uyandırarak kendisine bakıyordu: Akşamleyin gökte bir yıldız örneğin, mavi bir çançiçeği ya da saz yeşili bir göl, bir insanın ya da bir ineğin gözü. Ve bazen öyle oluyordu ki, sanki hemen o anda daha önce hiç karşılaşılmamış, ama hanidir özlemlerle yaşatılmış bir olay gerçekleşecek, bir perde tüm nesneler üzerinden çekilip alınacaktı; ama derken geçip gidiyordu bu an, hiçbir şey olmuyor, bilmece çözülmeden kalıyor, gizli büyü bir türlü kendini ele vermiyordu. Sonunda insan yaşlanıyor, Peder Anselm gibi uyanık, manastırın yöneticisi Başrahip Daniel gibi bilge biri olup çıkıyor, hâlâ hiçbir şey bilmiyor bazen, bekliyor, hâlâ çevresine kulak kabartıyordu.
Sayfa 78
Artık kendi içindeki yaşamdan başka gerçek ve diri bir şey kalmamıştı Goldmund için...
Sayfa 75
Bekliyor, yağmura yakalanıp rastgele bir çatı ya da ağaç altına sığınan kararsız bir yolcu gibi bekliyordu. Salt beklemek için, salt bir konuk kimliğiyle, salt çıkacağı gurbetin hoyratlık ve haşinliğinden korkup çekindiği için bekliyordu.
Sayfa 74
Adeta suda yüzen birinin devininleriyle, doludizgin çıktı odadan, farkında olmaksızın manastırın en kuytu yerine seğirtti, koridorlardan geçti, merdivenlerden indi, dışarı attı kendini, açık havaya çıktı.
Sayfa 51
Reklam
Yine o her zamanki acınacak duruma düşmüştü; hatta şimdi biraz daha berbattı durum, yine içinden bir elin boğazına sarıldığını duyuyor, korkunç bir şeyle, düpedüz katlanılmaz bir şeyle çaresiz göz göze geleceğini seziyordu. Ne var ki, bu kez düştüğü acınacak durumda hiçbir hıçkırık imdadına yetişmedi, esenliğe çıkaramadı onu. Bu nasıl şeydi Tanrım? Ne olmuştu? Canına mı kıymışlardı? Yoksa kendisi mi birinin kanına girmişti? Neydi işittiği o korkunç sözler?
Sayfa 51
Beni güneş, seni ay ve yıldızlar aydınlatıyor.
Sayfa 50
Bana göre uyanık kişi, usunun ve bilincinin yardımıyla kendini, kendi özvarlığının en derin köşelerinde saklı usdışı güçleri, içgüdüleri ve güçsüzlükleri tanır, bunlarla nasıl başa çıkacağını bilir. Benimle karşılaşmanın senin için taşıdığı bir anlam varsa, o da budur. Sende, Goldmund, us ve doğa, bilinç ve düş dünyası fersah fersah ayrılıyor birbirinden. Sen unutmuşsun çocukluğunu; şimdi bu çocukluk seni istiyor, senin çevrende dönüp dolanıyor. Arzularına kulak vermediğin sürece seni üzecek, acılı anlar yaşatacak sana...
Sayfa 49
Sen sanıyorsun ki, benim için yeterince bilgin, yeterince mantıktan anlayan, yeterince dindar biri değilsin. Ama yanılıyorsun, benim için yeterince kendin değilsin, o kadar.
Sayfa 49
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.